Taştepeler Konaklamalı Gap Turu 21 Temmuz Kalkışlı

Taştepeler Konaklamalı Gap Turu 21 Temmuz Kalkışlı

  • Turun Kodu KT001
  • Konumu: İzmir, Ankara, Antalya Kalkışlı Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin Ve Diyarbakır Turu
  • Tur Tarihi: 21.07.2025
  • Stok Durumu: Stokta var

Mevcut Seçenekler:

  • 17.500,00TL
  • 10.600,00TL

  • Vergiler Hariç: 10.600,00TL

      1.Gün

      Sabah kahvaltısı sonrasında Şanlıurfa Arkeoloji ve Mozaik Müzesi ile gezimize başlıyoruz, Bölge de ziyaret edeceğimiz Göbeklitepe ve Karahantepeye ait bir çok eserleri detaylı olarak inceleme ve rehberlerimizin anlatımıyla ön bilgiye sahib olmuş olacağız.

      Gezimiz Balıklıgöl Havzası Ziyaretleri ile devam ediyor, Balıklıgöl, 150 metre uzunluğunda ve 30 metre genişliğindedir. Derinliği 3-5 metre civarındadır. İçinde efsanelere konu olan sazan türü balıklar bulunmaktadır. Bu balıklara halk tarafından saygı gösterilir ve yenilmez. Rivayete göre Hz. İbrahim ateşe atıldıktan sonra, bir mucize gerçekleşir ve etraf güllük gülistanlık olur. Bu mucizenin gerçekleştiği mekânın Balıklıgöl ve çevresi olduğuna inanılır. Dini bayramlar da ile Mevlit ve Kandil gecelerinde en yüksek ziyaretçi sayısına ulaşır.

      Balıklıgöl Platosunda Hz. İbrahim'in doğduğu mağara da bulunmaktadır. Üç semavi dinin atası olarak kabul edilen Hz.İbrahim'in doğduğu mağaranın ziyaretçisi hiç eksik olmaz. Her dinden her ülkeden ve her şehirden ziyaretçinin yılın her mevsiminde bu mağarayı ziyaret eder. Hz.İbrahim'in doğduğu mağaranın hemen yanında yaşadığı dönemin din âlimi olan Beddiüzaman Said Nursi'nin vefat ettikten sonra ilk defnedildiği mezarı da bulunmaktadır.
      Balıklıgöl Şanlıurfa turizminin çekim alanıdır. Halil-ür Rahman Gölü'nün hemen güneyinde, Urfa Kalesinin önünde yer almakta olup, 150 m2 alanı bulunan bir göldür. Rivayetlere göre, Hz İbrahim ateşe atıldıktan sonra, Nemrut'un kızı Zeliha da Hz. İbrahim'i çok sevdiğinden ve ona inandığından ateşe atılmasına dayanamaz, o da kendisini ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yer de bir göle dönüşür.

       Gezimiz Ayn Zeliha Gölü ile devam ediyor, Halil-ür Rahman Gölü'nün hemen güneyinde, Urfa Kalesinin önünde yer almakta olup, 150m2 alanı bulunan bir göldür. Bu göldeki balıklar, mekânın kutsal olduğuna inanıldığından yenmez. Rivayetlere göre, Hz İbrahim ateşe atılacağı zaman, Nemrut’un kızı Zeliha, Hz. İbrahim’in dinine iman ettiğini söyleyince, babası tarafından ateşe atılır. Zeliha yanarak can verir. Daha sonra, Zeliha'nın düştüğü yerde bir göl oluşur. Bu göle de Aynzeliha (Zeliha Gölü veya Pınarı) adı verilir.

      Diğer bir rivayette ise Zeliha'nın göz yaşlarından oluştuğu içi ve arapçada göz yaşı anlamına gelen "Aynzeliha" adı verilmiştir. Halk inanışlarında göl veya göldeki balıklar kutsal sayılmaktadır. Bu balıklara dokunanların öleceği, yada başına bela geleceği inanılır. Gölün etrafında insanların rahatlıkla oturup, bu tarihi dokunun atmosferini içine çekip dinlenmesi için çay bahçeleri mevcuttur. Özellikle bahar ve yaz aylarında ziyaretçi sayısı çok olan gölün içerisinde ise iki tane kayık bulunmaktadır. Misafirler, istediği taktirde kayıkla küçük bir tur atabilmektedirler. 

      Gezimiz Gümrük Handa Menengiç Kahvesi ikramı ile devam ediyor, Tarihi ve kültürel yapısıyla dikkat çeken kentlerden Şanlıurfa'da, Osmanlı Padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılan ve günümüzde de canlılığını koruyan tarihi "Gümrük Hanı", yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.

      Tarihi Balıklıgöl Yerleşkesi civarındaki Haşimiye Meydanı'nda yer alan ve 1563'te Urfa Sancakbeyi Halhallı Behram Paşa tarafından inşa edildiği belirtilen Gümrük Hanı, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde "Yetmiş Hanı" olarak anılıyor.

      İki katlı olup kesme Urfa taşıyla yapılan ve avlusundan Hazreti İbrahim'in doğduğu ve ateşe atıldığı yer olarak rivayet edilen Balıklıgöl'ün suyu akan tarihi hanın, Osmanlı döneminde, ticari faaliyetlerin yürütüldüğü mekanların başında geldiği belirtiliyor.

      Gezimiz Tarihi Çarşıları Ziyaretleri Sonrasında 3 Gece Konaklamamızı Gerçekleştireceğimiz Hotelimize doğru harekete geçiyoruz.


      İlk Gün Akşam Yemeğimiz sonrasında Sıra Gecesi Şovu olacaktır, Sıra Gecemiz Çiğköfte ve Tatlı İkramı Ücretsiz olarak verilecektir.

       

       2.Gün

      Otelimizde alacağımı açık büfe sabah kahvaltısı ardından gezimize ilk duragmız olan tarihin sıfır noktası olarak kabul edilen Göbeklitepe ve Karahantepe den başlıyoruz.

      Göbeklitepe, MÖ 10. bin yılın sonlarından MÖ 9. bin yıllarına tarihlenen bir tarih öncesi alandır. Neolitik döneme ait olan bu yer, yeryüzündeki ilk inanç merkezi olarak nitelendirilmektedir. Bölgede yaklaşık 20 adet tapınak tespit edilmiş, şu ana kadar 6 adet tapınak gün ışığına çıkartılmıştır.

       

      Gezimize Karahantepe ile devam ediyoruz, Karahantepe, Şanlıurfa’nın 60 kilometre doğusunda yer almaktadır. 12 bin yıllık bir geçmişe sahip olan Şanlıurfa’nın, antik kent Ur Kaśdim (Kaldealıların Şehri) olduğuna inanılır. Urfa, bölgede gelişmiş tüm uygarlıkların mirasını gururla sergilemektedir.


      Şanlıurfa, Yahudilerin, Hıristiyanların ve Müslümanların kutsal kabul ettiği bir yerdir. Eski Ahit’e göre, “üç tek tanrılı dinin babası” olan İbrahim Peygamber, Ur Kaśdim şehrinde doğmuş ve ailesiyle birlikte “Atababalar Evi” Harran’a göç etmiştir. 

      Şanlıurfa toprakları, M.Ö. 2. binyılda Hurri Devlet’nin şehirlerinden birisiydi. Kimileri Hz. İbrahim’in Mevlid-i Halil Camii’nin bulunduğu yerin yakınındaki bir mağarada doğduğuna inanır. Bölge ve mağara bu nedenle kutsal kabul edilir.

      Göbeklitepe, Karahantepe, Nevali Çori gibi çok yakın çevrede bu kadar çok Neolitik yerin hemen hemen aynı bölgede yer alması ilginçtir. 

      Son arkeolojik çalışmalar, Karahantepe’nin Göbeklitepe’den bile daha erken olabileceğini göstermektedir. Bu durum sitenin dünyanın bilinen en eski Neolitik bölgesi olduğunu göstermektedir. Nevali Çori ve Göbeklitepe’de olduğu gibi Karahantepe’de de benzer bir yerleşim planı bulunmaktadır. 

      Bugüne kadar 250’ye yakın “T” şeklinde dikilitaş gün ışığına çıkarılmıştır. 

      “Göbeklitepe Kültürü ve Karahantepe Kazıları” projesi kapsamında İstanbul Üniversitesi tarafından bölge halkının “Keçilitepe” olarak bildiği alanda 2 yıl önce yüzey araştırmaları başlatılmıştır. Çalışmalar, Profesör Dr. Necmi Karul tarafından yönetilmektedir. 

      Karahantepe ve tüm Şanlıurfa bölgesi, dünyanın bilinen tarihini değiştirmeye devam etmektedir.

       

      Gezimize Harran Ören yeri ile devam ediyoruz, Harran Kümbet Evleri ören yerinden toplanan tuğlalarla 150-200 yıl önce inşa edilmiştir. Kare, ya da kareye yakın prizmatik bir temel üzerine bindirme tekniğinde tuğlalardan yapılmıştır.

      Harcında gül yağı, saman, pişmiş toprak ve yumurta akı kullanılan, mimari yapısı ve malzemeleri sayesinde de yazları serin, kışları sıcak tutma özelliğine sahip evler, aşağıdan yukarıya doğru gittikçe daralmaktadır. Yüksekliği içeriden 5 metreye varan ve 30-40 tuğla dizisiyle örülerek inşa edilen evler, içeriden ve dışarıdan balçıkla sıvanması sayesinde varlıklarını bugüne kadar sürdürebilmişlerdir.

       

      Tarihi belgelerden anlaşıldığına göre, Harran adı 4000 yıldan beri değişmeden günümüze kadar gelmiştir. Harran adı Sümerce ve Akatça “Seyahat-Kervan” anlamına gelen “Harran-u” dan gelmektedir. Diğer bir görüşe göre de “Kesişen Yollar” anlamındadır.

      Antik Kültürünün temsilcileri Sabiiler, Hiristiyanlar ve Müslümanlar Harran da büyük bir uyum içerisinde birlikte yaşamışlar, buradaki okullardan dünyaca ünlü alimler yetişmiştir.

       

      Batan Güneşle Beraber Hotelimize Dogru Hareket Ediyoruz.

       

      3.Gün

      Otelimizde alacağımı açık büfe sabah kahvaltısı ardından gezimize ilk Nesli Tükenmekte olan Birecik Kel Aynak Kuşlarının incelenmesi ile başlıyoruz,

      Gezimize Zeugma Antik Kenti ile devam ediyoruz,

      Gezimize Gaziantep Zeugma Müzesi ile devam ediyoruz,

      Gezimize Gaziantep Elmacı Pazarı ve Çarşılar Turu ile devam ediyoruz,

      Gezimize Kayıp Şehir Halfeti Tekne Turu ile Batan Güneş eşliğinde veda ediyoruz,

       

      4.Gün

      Otelimizde alacağımı açık büfe sabah kahvaltısı ardından gezimize Mardin Dara Antik Kenti ile başlıyoruz,

      Gezimize Kasımiye Medresisi ile devam ediyoruz,

      Gezimize Deyrul Zafaran Manastırı ile devam ediyoruz, Deyrulzafaran Manastırı, Mardin’in 4 kilometre doğusunda, Mardin Ovasına hakim bir noktadadır. Üç kattan oluşan Manastır 5'inci yüzyıldan başlayarak farklı zamanlarda yapılan eklentilerle bugünkü haline 18'inci yüzyılda kavuşmuştur. Manastır, MÖ Güneş Tapınağı, daha sonra da Romalılar tarafından kale olarak kullanılan bir kompleks üzerine inşa edildi. Romalılar bölgeden çekilince Aziz Şleymun bazı azizlerin kemiklerini buraya getirterek kaleyi manastıra çevirdi.

       

       Gezimize Kasımiye Medresesi ile devam ediyoruz,

      Gezimize Zinciriye Medresesi ile devam ediyoruz,

      Gezimiz ‘e Mardin e 80 Km Mesafede bulunan Diyarbakır ile devam ediyoruz, Diyarbakırdaki ilk durağımız On Gözlü Köprü, On Gözlü Köprü, adını üzerinde bulunan on kemer gözünden almaktadır. Köprü 1065 yılında Mervaniler döneminde inşa edilmiştir ve 178 metre uzunluğunda ve 5.6 metre genişliğindedir. Yapımında kullanılan siyah bazalt taşları, Diyarbakır'ın volkanik geçmişini ve mimari geleneğini gözler önüne sermektedir.

      Gezimize Tarihi Diyarbakır Ulu Cami ile devam ediyoruz,

      Gezimize Diyarbakır Tarihi Sokaklarından Müze ye doğru yürüyüş yaparak geçiyoruz,

      Dönüş Yolculuğu için Diyarbakır Havalimanına Doğru Yola Çıkıyoruz.

       

      Bir Sonraki Seyhatiniz de Buluşmak Ümidiyle.

       

       

       

       

       

       

      WhatsApp
      Hemen Ara